Özet
Bu makale, Türkiye'deki yoga camiasında popüler hale gelen ve sıklıkla dile getirilen "duyguların kalçada biriktiği" ve "bacak esnekliğinin ebeveyn ilişkileriyle bağlantılı olduğu" iddialarını eleştirel bir mercek altında incelemektedir. Bu söylemlerin, ne modern bilimsel araştırmalar (nörobiyoloji, fasya anatomisi) ne de yoganın köklü geleneksel metinleri (Yoga Sutraları, Hatha Yoga Pradipika) tarafından desteklenmediği gösterilmektedir. Çalışma, bu yanılgının kökenlerini "New Age" akımlarının sembolik dilinde ve travma bilgisinin yanlış yorumlanmasında aramakta, bu hatalı bilginin nasıl bir pedagojik zincirle yayıldığını ve yoga pratiği üzerindeki etik ve psikososyal etkilerini detaylı bir şekilde analiz etmektedir. Makale, öğrencilerin mahremiyetinin ihlal edilmesini ve yoga pratiklerinin performansa dayalı bir hale gelmesini engellemek amacıyla, eğitmenler için daha bilimsel ve etik temelli bir yaklaşım benimsemeyi savunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yoga Pedagojisi, Fasya, Nörobiyoloji, Beden Kayıt Tutar, Etik, Yaygın İnanış, New Age, Pedagojik Zincir.
Birçoğumuz, bedenimizin duygusal deneyimlerimizin bir haritası olduğuna inanırız. Bu makale, bu fikrin ardındaki bilimsel gerçekleri daha derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır.
1. Giriş: Bir Yanılgının Yayılışı ve Yoganın Özünden Sapma
Yoga, Patanjali'nin Yoga Sutraları'nda tanımlandığı şekliyle, zihnin dalgalanmalarını dinginleştirme (citta-vṛtti-nirodha) pratiğidir. Bu felsefi tanım, yoganın öncelikli amacının bedensel bir esneklik veya performans sergilemek değil, içsel bir huzur ve denge durumu olduğunu açıkça ortaya koyar. Fiziksel duruşlar, yani asanalar, bu hedefe ulaşmak için bedeni hazırlayan, zihni odaklayan ve meditasyonu kolaylaştıran birer araçtır. Ancak, modern yoga anlayışı bu köklü felsefi temelden uzaklaşarak, yogayı kimi zaman bir fitness rutinine, kimi zamansa bedensel özellikler üzerinden kişisel sorunları teşhis etmeye çalışan bir yönteme dönüştürmüştür. "Esnekliğin yoksa ailenle sorunların var" gibi söylemler, bu yozlaşmanın en çarpıcı ve zararlı örneklerinden biridir. Bu makale, bu popüler yaygın inanışın köklerini, yayılma mekanizmalarını ve yarattığı sorunları detaylı bir şekilde ele alarak, yoga pratiği için daha sağlam ve etik bir yol haritası sunmayı amaçlamaktadır.
2. Söylentinin Kökenleri: Popüler Söylemler ve Bilimsel Yanlış Yorumlamalar
2.1. "New Age" Akımlarının Sembolik Dili ve Kültürel Dönüşümü
"Duyguların bedende biriktiği" fikri, köken olarak 20. yüzyılın sonlarında popülerleşen "New Age" akımlarının sembolik söylemlerine dayanır. Louise Hay'in Heal Your Body (1984) ve Lise Bourbeau'nun Your Body's Telling You: Love Yourself! (1987) gibi kişisel gelişim kitapları, bedensel rahatsızlıkları soyut duygusal veya zihinsel blokajlarla ilişkilendirmiştir. Kalça, bu metinlerde "yaşamda ilerleme" veya "değişime duyulan direnç" gibi metaforlarla açıklanmıştır.
Bu söylemin kökeninde yalnızca bu metaforik dil değil, 1990’lardan itibaren Avrupa’da yaygınlaşan Aile Dizimi (Family Constellations) yöntemlerinin kullandığı dilin de etkisi vardır. Bu çalışmalarda katılımcılar sahnede belirli konumlara yerleştirilerek aile ilişkileri sembolik olarak canlandırılır. Zamanla bu sahneleme tekniği, yanlış anlaşılmış ve "anne = sol taraf, baba = sağ taraf" gibi şematik kalıplar yoga söylemine taşınmıştır. Çoğu psikoloji derneği ve sağlık kuruluşu tarafından kanıta dayalı bir tedavi yöntemi olarak kabul görmeyen Aile Dizimi, bilimsel temeli olmayan soyut eşleştirmelerin somut bir gerçeklik gibi algılanmasına katkıda bulunmuştur.
Avrupa’daki psikoloji ve psikiyatri kurumları — örneğin Almanya’da DGSF, Fransa’da MIVILUDES ve İspanya’daki psikoloji örgütleri — Aile Dizimi (Family Constellations) uygulamalarını etik açıdan sorunlu ve bilimsel temelsiz olarak nitelemiştir. Dolayısıyla yoga pedagojisinde kullanılan bu tür açıklamalar, kadim kaynaklardan değil; modern terapötik metaforların ve sahneleme yöntemlerinin harmanından doğmuştur.
2.2. Travma Bilgisinin Yanlış Basitleştirilmesi ve Kullanımı
Travma ve sinirbilim alanında yapılmış olan çığır açıcı çalışmalar, bu yaygın inanışın sözde bilimsel dayanağı olarak gösterilmektedir. Dr. Bessel van der Kolk'un Beden Kayıt Tutar (2014) adlı eseri, travmanın sadece zihinsel değil, bedensel bir olgu olduğunu vurgular. Kronik stres ve travma, sinir sistemini hayatta kalma moduna geçirerek (donma–freeze tepkisi), özellikle psoas gibi derin kalça kaslarında kronik gerginliğe yol açabilir. Bu, bedenin bir hayatta kalma adaptasyonudur ve travmanın fiziksel bir yankısıdır. Ancak, bu karmaşık sinirbilimsel süreç, popüler söylemde hatalı bir şekilde "duyguların kalçada depolandığı" şeklinde basitleştirilmiştir. Travma, bedenin fizyolojisini ve biyomekaniğini etkiler, ancak duyguları bir hard disk gibi belirli bir anatomik bölgede saklamaz.
2.3. Yoganın Kadim Metinlerinin Ortak Sessizliği
Kadim yoga metinleri bu inanışa dair herhangi bir ifade içermez. Patanjali’nin Yoga Sutraları, Vyasa’nın Yoga-Bhāṣya’sı, Shankara’nın Yoga-Tārāvalī’si, Hatha Yoga Pradipika, Gheranda Samhita, Shiva Samhita, Upanişadlar (Katha, Shvetashvatara, Maitri), Bhagavad Gita, Mahabharata (Moksha Dharma bölümleri), Ramayana, Yoga Yajnavalkya, Vijnana Bhairava Tantra, Yoga Rahasya (Nathamuni) gibi metinler incelendiğinde; duyguların kalçada ya da herhangi bir anatomik bölgede depolandığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bu, söz konusu inanışın yoga felsefesinin klasik temellerinde yer almadığını göstermektedir.
2.4 Bu İnanışın Türkiye’deki Yeri: Yerel Bir Fenomen mi?
Makalede ele alınan “duyguların kalçada biriktiği” ve “esneklik ile ebeveyn ilişkileri arasındaki bağlantı” iddiaları ne klasik yoga metinlerinde ne de yoganın köken aldığı Hindistan’daki ana akım topluluklarda bu tür kesin, dogmatik önermelere rastlanır. Uluslararası yoga çevrelerinde de bu söylemlerin izine rastlanmamaktadır.
Buna karşın, Türkiye’de bu mit, yoga camiasında çoğu zaman sorgulanmadan kabul gören ve fiziksel pratiği psikolojik bir teşhise indirgemeye çalışan bir dogma haline gelmiştir. Özellikle “sağ bacak esnekliğinin babayla, sol bacak esnekliğinin anneyle ilişkilendirildiği” gibi spekülatif ve bedenin belirli bölgelerine dayalı açıklamalar, yerel bir mit olarak ülkemizde ortaya çıkmış ve hızla yayılmıştır.
Dolayısıyla bu konunun tartışılması, Türkiye’deki yoga pedagojisinin etik temelleri ve eleştirel sorgulama kapasitesi açısından da özel bir önem taşımaktadır.
3. Pedagojik Zincir ve Etik Sorunlar
3.1. Hatalı Bilgi Aktarımının Aşamaları
| AŞAMA | BİLGİ AKTARIMI | SORUNUN KÖKENİ | YARATILAN ETKİ |
|---|---|---|---|
| Uzmanlık Eğitimleri | Eğitmenler kişisel yorumlarını, popüler söylemleri bilimsel dayanağı olmayan iddialarla birleştirir. | Bilgi boşluğu, yetkinlik eksikliği. | Dogma üretilir, eleştirel düşünme engellenir. |
| Hoca Adaylarından Stüdyolara | Hatalı bilgi derslere ve atölyelere taşınır. | Deneyimsizlik, sorgulamama. | Öğrencilerin kişisel yaşamlarına dair yargılayıcı yorumlar yaygınlaşır. |
| Toplumsal Yayılım | Sosyal medyada "doğru bilgi" gibi dolaşıma girer. | Eleştirel medyanın eksikliği. | Yoga, yargılayıcı bir platforma dönüşür. |
3.2. Etik İhlal ve Psikososyal Zararlar
| Etik İhlal Türü | Örnek Durum | Olası Psikososyal Etki |
|---|---|---|
| Mahremiyet İhlali | Eğitmen, kalça gerginliğini aile sorunlarıyla ilişkilendirir. | Güvensizlik, ortamdan uzaklaşma. |
| Psikolojik Teşhis Koyma | "Hamstring kısalığın babanla ilişkindendir." | Utanç, suçluluk, profesyonel yardımdan uzaklaşma. |
| Yargılayıcı Dil | "Esnek olmayanların duygusal blokajları vardır." | Yetersizlik hissi, pratikten soğuma. |
| Sınırların İhlali | "Duygularını serbest bırak" diye rahatsız edici pozda ısrar. | Duyarsızlaşma, yeniden travmatizasyon riski. |
4. Anatomy Trains ve Fasya Hatları
4.1. Genel Model ve Fasya’nın Dinamik Yapısı
Fasya, bedeni yalnızca kaslardan ibaret mekanik bir sistem olmaktan çıkarıp, canlı ve sürekli değişen bir ağ olarak kavramamızı sağlar. Thomas Myers’ın geliştirdiği Anatomy Trains modeli, kasları ve tendonları "fasya hatları" üzerinden okur. Bu hatlar, hareketin ve gerilimin tek bir noktada sınırlı kalmadığını; tüm bedene yayılan bir iletişim sistemi içinde çalıştığını gösterir.
- Duyusal Organ: Fasya, yoğun sinir uçları ve mekanoreseptörlerle donatılmıştır; bu nedenle yalnızca mekanik değil, aynı zamanda nörosensoriyel bir organdır.
- Dinamik Adaptasyon: Fasya, yüklenmeye, hareketsizliğe, yaralanmalara ve psikolojik strese göre sürekli yeniden şekillenir.
- Sistemik Doğa: Anatomy Trains hatları öğretici modellerdir. Ancak fasya, bu 12 hattın çok ötesinde, üç boyutlu, sürekli dönüşen bir dokusal ağdır.
Bu yüzden "fasya = 12 hat" düşüncesi indirgemecidir. Hatlar öğretici bir harita sunar; fakat fasya, gerçekte bundan çok daha geniş, çok daha dinamik ve sistemiktir.
4.2. Hatların Bütüncül Yapısı ve Sinir Sistemi İlişkisi
Anatomy Trains modeli bedeni 12 temel hat üzerinden açıklar:
- Superficial Back Line (Arka Yüzey Hattı): Ayak tabanından kafatasına kadar, postür ve dikey denge.
- Superficial Front Line (Ön Yüzey Hattı): Ayak sırtından kafatasına kadar, fleksiyon ve gövde stabilitesi.
- Lateral Lines (Yan Hatlar): Vücudu sağ/sol dengeleyen, yürüyüş ve yan hareketlerde aktif.
- Spiral Line (Spiral Hat): Rotasyon ve torsiyon organizasyonu.
- Arm Lines (Kol Hatları): Göğüs kafesinden parmaklara, üst ekstremite yüklenmesi.
- Functional Lines (Fonksiyonel Hatlar): Kontralateral hareketler (ör. sağ kol–sol bacak).
- Deep Front Line (Derin Ön Hat): Psoas, diyafram, pelvik taban ve boynu içeren merkezî aks hattı.
Bu hatlar sayesinde kalça açıcı bir poz sırasında:
- Hamstringler (arka hat),
- Diyafram ve psoas (derin ön hat),
- Gövde rotasyonları (spiral hat),
- Boyun ve çene (arka hattın devamı) etkilenir.
Yani bir hareket asla lokal değildir; bedendeki her gerilim bir başka hattı da etkiler.
Sinir Sistemi ve Gevşeme Yanıtı
Kalça açıcı pozlarda yaşanan yoğun duygusal tepkiler, çoğunlukla vagus siniri aracılığıyla parasempatik sisteme geçişin göstergesidir.
- Sempatik sistem (savaş–kaç): Alarm, kas tonusu artışı, nefesin hızlanması.
- Parasempatik sistem (dinlen–hazmet): Güven algısı, kas gevşemesi, nefesin derinleşmesi.
- Vagus siniri: Kalp ritmi, bağırsaklar, solunum ve yüz kaslarıyla ilişkilidir.
Kalça açıcılar sırasında psoas ve pelvik tabanın gerilmesi, vagus ile bağlantılı bölgeleri uyarabilir. Bu uyarı, sinir sisteminde gevşeme yanıtını (relaxation response) tetikler. Ağlamak, titremek, gülmek ya da hiçbir şey hissetmemek—hepsi normaldir.
📚 Araştırmalar:
- Stephen Porges – Polyvagal Theory: Vagus, güven ve sosyal bağlanma ilişkisi.
- Bessel van der Kolk: Travmada bedensel farkındalığın rolü.
- Robert Schleip: Fasya’nın duyusal ve biyomekanik işlevleri.
4.3. Lokal Depo İddiasına Karşı Bütüncül Yaklaşım
Popüler yoga söylemlerinde sıkça dile getirilen "kalça bir duygu deposudur" ifadesi, bilimsel olarak geçerli değildir.
- Biyomekanik açıdan: Fasya, yükün hatlar boyunca dağıldığını gösterir. Kalça, bu bütünün yalnızca bir parçasıdır.
- Nörofizyolojik açıdan: Duygusal tepkiler, otonom sinir sisteminin ürünüdür. Lokal depolamayı değil, sistemik yanıtları ifade eder.
- Pedagojik açıdan: "Kalçanda yıllardır biriken duygular var" yerine, "bu poz sinir sisteminde gevşeme yanıtını tetikleyebilir; herkesin deneyimi farklıdır" demek bilimsel ve güvenli bir dildir.
Sonuç: Fasya kalçaya indirgenemeyecek kadar büyük, dinamik ve bütüncül bir sistemdir. Anatomy Trains hatları öğretici haritalardır; fakat pedagojik yaklaşım, bu bütüncül anlayışı yansıttığında daha etik ve bilimsel bir zemine oturur.
4.4. Mit Neden Yaygınlaşıyor? Psikososyal Dinamikler
- Hikâye çekiciliği: "Kalça = bastırılmış duygu" anlatısı, karmaşık fizyolojiyi tek cümlede açıklayan kolay bir hikâye sunar.
- Bilişsel önyargılar: Yanılsama korelasyonu (iki olayın birlikte görülmesini nedensellik sanma) ve erişilebilirlik sezgisi (akılda kalanın doğru sanılması).
- Duygusal doğrulama: Kalça açıcı pozlarda parasempatik geçiş ve katarsis hissi (vagal ton artışı) "duygular çıktı" diye yanlış yorumlanabilir.
- Yetke zinciri: Eğitmenden eğitmene aktarılan söylem, "otorite etkisi" ile soru sormadan benimsenir.
- Pazar dinamikleri: "Yeni, mistik ve özel bilgi" vaadi; atölye ve içeriklerin pazarlanmasını kolaylaştırır.
- Kimlik & aidiyet: Topluluk içinde paylaşılan inançlar, aidiyet hissi ve "bizden olan bilgi" duygusu yaratır.
- Placebo/Nocebo: Beklentiyle şekillenen deneyimler, anlatıyı kendi kendine doğrulayabilir.
4.5. Okuma Rehberi: Kaynaklar Bu Metni Nasıl Destekliyor?
- Myers, Anatomy Trains: Miyofasyal hatlar üzerinden sistemik gerilim ve yük transferi anlatısı; lokal "depo" fikrine karşı bütüncül çerçeve.
- Schleip & ark., Fascia: Fasyanın biyomekaniği, mekanotransdüksiyon ve nörofizyolojisi; "duygu depolama" iddiasına bilimsel dayanak olmadığını gösterir.
- Porges, Polyvagal Theory: Parasempatik/vagal mekanizmalar; kalça açıcı pozlarda görülen rahatlamanın fizyolojik açıklaması.
- Van der Kolk, The Body Keeps the Score: Travmanın bedensel yankıları; fakat "anatomik bölge = duygu deposu" şeklinde doğrudan bir iddia yok.
- Bryant, Yoga Sūtras & Hatha Yoga Pradipika, Gheranda Samhita: Klasik metinlerde asananın amacı ve etik çerçeve; esneklik–duygu nedenselliği yok.
- Heelas, The New Age Movement & Gerson (1993): *New Age* ve öz-yardım söylemlerinin toplumda yayılma biçimleri; "yaygın inanışın" kültürel-ekonomik zemini.
4.5. Fasya, Travma ve Duygusal Boşalım: Yanlış Yorum ve Etik Çerçeve
Nörofizyolojik Temel
Travma sonrası sinir sistemi sıklıkla "savaş–kaç–don" (fight–flight–freeze) modunda kalır. Bu, psoas gibi derin kaslarda kronik gerginliğe yol açabilir. Kalça açıcı pozlarda psoas’ın gevşemesi, vagus siniri aracılığıyla parasempatik sisteme geçişi tetikleyebilir. Bu sırada kişi yoğun bir rahatlama, ağlama veya gülme deneyimleyebilir.
Bu deneyim:
- Biyolojik bir regülasyon sürecidir.
- Ancak sıklıkla "kalçada depolanan duygular serbest kaldı" diye yanlış yorumlanır.
Psikososyal Yanlış Yorum
- Yoga derslerinde bu fizyolojik süreç, "bastırılmış duyguların açığa çıkması" olarak dramatize edilebiliyor.
- Bu, öğrenciyi yanlış yönlendirir ve eğitmenin psikolojik teşhis sınırını aşmasına yol açar.
- Daha doğru açıklama:
"Bu pozlarda sinir sistemin gevşemeye geçiyor, bu yüzden yoğun bir duygu yaşayabilirsin. Bu fizyolojik bir yanıttır."
Travma Sağaltımı ile Yoga Arasındaki Sınır
- Yoga, nefes ve farkındalık aracılığıyla sinir sistemi regülasyonunu destekleyebilir.
- Ancak travma sağaltımı psikoterapinin alanıdır; yoga eğitmenleri bu iddiayı sahiplenmemelidir.
- Güvenli pedagojik dil:
"Yoga bedenine ve sinir sistemine iyi gelebilir; travma iyileşmesi için psikolojik destek almak önemlidir."
Pedagojik Tavır
- Eğitmen, duygusal boşalımı normalleştirmeli, dramatize etmemelidir:
"Ağlamak, gülmek veya hiçbir şey hissetmemek – hepsi normaldir."
- Öğrenciyi yargılamadan, güvenli bir deneyim alanı sunmalıdır.
- "Duygularını çıkarmak zorundasın" gibi yönlendirmelerden kaçınmalıdır.
4.6. Esnekliğin Genetik ve Biyomekanik Sınırları
Kimi insanların bedenleri, bazı esneklik gerektiren yoga asanalarını kas-iskelet yapıları ve genetik faktörleri dolayısıyla ömür boyu asla yapamayacaktır. İster aile ilişkilerini düzeltsinler, ister psikolojik olarak mutlak bir iyi oluş hâli içinde olsunlar, her bedenin sınırları vardır ve bu sınırlar genetik kodlarla belirlenir.
Öte yandan, esneklik konusunda büyük yol kat etmiş yoga eğitmenleri, cimnastikçiler ya da bale sanatçıları da vardır. Onlar ileri düzey esneklik hareketlerini mükemmel şekilde yapabilmektedir. Ancak bu durum, onların tüm psikolojik sorunlarını çözdükleri, ebeveynleriyle ilişkilerini tamamen onardıkları veya hayatlarında hiçbir travma yaşamadıkları anlamına gelmez.
Bu örnek, esnekliğin bedensel, biyomekanik ve genetik temelli bir kapasite olduğunu; psikolojik ya da aile ilişkilerinin ise bambaşka bir alanı ilgilendirdiğini açıkça ortaya koyar. Dolayısıyla esneklik, ruhsal ya da ailesel bağlarla değil, hareket kapasitesi, kas-iskelet yapısı, fasya esnekliği, yaş ve yaşam tarzı gibi çoklu biyolojik parametrelerle şekillenir.
4.7. Mitin Psikososyal Yayılımı
| Düzey | Ana Dinamikler | Kısa Açıklama |
|---|---|---|
| Kültürel (Türkiye) | Aile anlatısı, terapi stigması | Anne–baba ekseninin ağırlığı ve doğrudan duygudan kaçınma yaygın inanışı besler. |
| Bireysel | Anlatı kolaylığı, doğrulama yanlılığı | Basit hikâyeler karmaşık fizyolojiden daha ikna edici gelir. |
| Pedagojik | Otorite etkisi, aktarım zinciri | Eğitmenin sözü sorgusuz kabul edilir, kulaktan kulağa aktarılır. |
| Topluluk | Pazar baskısı, sosyal kanıt | Atölyeler "özel bilgi" diye sunar; çok paylaşım "doğru bilgi" algısı yaratır. |
| Dijital | Algoritmalar, paylaşılabilirlik | Çarpıcı ifadeler kanıta dayalı metinlerden daha hızlı yayılır. |
| Öğrenci | Anlam arayışı, aidiyet | "Hikâye" bulmak güven verir; topluluk anlatısına katılmak aidiyet sağlar. |
| Koruyucu Pedagoji | Kanıt etiketi, sınır-koruyucu dil | İddialara kanıt düzeyi eklenmeli, teşhis yerine duyum odaklı anlatım kullanılmalı. |
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Kalça açıcı pozlarda ağlıyorum; bu "duygularım kalçada depolanmış" demek mi?
Bu deneyim çoğunlukla otonom sinir sisteminin gevşeme yanıtı ile ilgilidir (parasempatik geçiş). Yoğun duygu yaşamak normaldir; ancak bu, duyguların belli bir anatomik bölgede depolandığı anlamına gelmez.
"Bacak esnekliği ebeveyn ilişkilerime bağlı" deniyor. Doğru olabilir mi?
Bilimsel ve klasik yogik metinlerde bu yönde bir kanıt bulunmuyor. Esneklik; genetik yapı, fasya özellikleri, eklem mimarisi, yaş, antrenman geçmişi ve yaşam tarzı gibi biyolojik değişkenlerle açıklanır.
Peki duygular bedenimi hiç etkilemez mi?
Etkiler. Stres ve travma kas tonusunu, nefes paternlerini, kalp atımını ve bağırsak hareketliliğini etkileyebilir. Ama bu etki "kalçada depolama" gibi lokalist bir modele indirgenemez; sistemik ve sinirsel bir süreçtir.
Kalça açıcı pozlarda "katarsis" yaşamak zararlı mı?
Değil. Doğal ve yaygın bir deneyimdir. Ancak pedagojik olarak dramatize edilmemeli; "şimdi geçmiş travmaların çıkıyor" gibi yönlendirmelerden kaçınılmalıdır. Herkesin deneyimi farklıdır; hiçbir şey hissetmemek de normaldir.
Eğitmenim "kalçanda bastırılmış duygu var, bırak aksın" diyor. Ne yapmalıyım?
Ne hissettiğinizi siz tanımlarsınız. Eğitmenden, yargısız ve sınır-koruyucu bir dil talep edebilirsiniz: "Bu poz sinir sisteminde gevşeme yanıtını tetikleyebilir; ne hissedersen hepsi normal." Gerekirse duruşu değiştirme veya dersi bırakma hakkınız var.
Esnekliğimi artırmak için psikolojik geçmişimle çalışmalı mıyım?
Esneklik için temel yol haritası: düzenli, kademeli ve çeşitli hareket; yeterli ısınma; yüklenme–dinlenme dengesi; hidrasyon ve uyku. Psikolojik destek, genel iyi oluşa katkı sağlar; esneklik için koşul değildir.
Neden bu mit bu kadar yaygınlaştı?
Basit ve çarpıcı hikâyeler karmaşık fizyolojiye tercih ediliyor; otorite etkisi, sosyal medya yankı odaları ve "özel bilgi" pazarlaması da yayılımı hızlandırıyor.
Yoga dersinde öğrenciler ağlarsa eğitmen ne demeli?
"Ağlamak, gülmek ya da hiçbir şey hissetmemek – hepsi normal. İstersen dinlen, istersen devam et." Zorlayıcı, yönlendirici veya teşhis koyan bir dil kullanılmamalıdır.
Hangi cümlelerden kaçınmalıyız?
"Hamstring kısalığın babanla ilişkinden." / "Kalçanda yıllardır biriken duygular var, çıkaralım." / "Esneme yoksa blokajın büyüktür." → Bunlar yerine: "Her beden farklıdır; esneklik pratikle gelişebilir. İstersen bu pozu şu varyasyonla deneyelim."
5. Sonuç ve Öneriler: Yargılama Değil, Kabul ve Farkındalık
"Duygular kalçada birikir" söylemi, yoganın özüne aykırı bir yanılgıdır. Yoganın gerçek ölçüsü, bacakların ne kadar açıldığı değil; zihnin ne kadar dinginleştiği ve farkındalığın ne kadar derinleştiğidir. Eğitmenler, kendilerini bilimsel verilerle güncellemeli ve etik ilkelere bağlı kalmalıdır. Böylece yoga pratiği herkes için güvenli, dönüştürücü ve özgürleştirici bir yolculuk olarak kalır.
Unutmayalım ki yoga, bir rekabet ya da yargı alanı değil; farkındalık ve kabul alanıdır. Her beden ve her deneyim özeldir. Bu yolculukta birbirimize anlayış ve güven sunmak, pratiği daha anlamlı kılar.
Kaynakça
- Van der Kolk, B. A. (2014). The body keeps the score: Brain, mind, and body in the healing of trauma. Viking.
- Porges, S. W. (2011). The polyvagal theory: Neurophysiological foundations of emotions, attachment, communication, and self-regulation. W. W. Norton & Company.
- Myers, T. (2014). Anatomy trains: Myofascial meridians for manual and movement therapists (3rd ed.). Churchill Livingstone.
- Schleip, R., Findley, T. W., Chaitow, L., & Huijing, P. A. (2012). Fascia: The tensional network of the human body. Churchill Livingstone.
- Bryant, E. F. (2009). The Yoga Sūtras of Patañjali: A new edition, translation, and commentary. North Point Press.
- Gerson, M. J. (1993). Healing fictions: The self-help phenomenon. The Psychoanalytic Review, 80(3), 391–413. https://doi.org/10.1007/BF01067843
- Heelas, P. (1996). The New Age movement: The celebration of the self and the sacralization of modernity. Blackwell Publishers.